7 Temmuz 2008 Pazartesi

Pioneer to the Falls

Defolup gidicem en sonunda sanırım. Buralar uzak kalıcak. Uzakta olucam buralardan. Burada olanlardan nihayet uzaklaşmış olucam. Gittim dicem. Orda değilim dicem burada kalanlara. Ve hiç özlemicem. Özleyemicem ki istesem bile… çünkü artık üzülemiyorum istesem bile. Ağlayamıyorum üzülsem bile. İstesem bile sinirlenemiyorum.

Yontuluyoruz. Derinden derinden…
Farkında olmadan soğuyoruz… donmak üzere.
Duramıyoruz da. Durduramıyoruz da…
Hiç anlamadan hisler kayboluyor.
Bir gün varken, diğer gün yok oluyor.
İzin yok uzun zamanlara.
Tadını çıkartmaya.
Neyse ki… elden gidenin arkasından yas tutacak yerlerde körelmiş.


Bazen şöyle bir bakıyorum da…
Paramparça ortalık. Darmaduman. Korkunç bir görüntü. Enkaz gibi.
Aralarından gözlerimle seçmeye çalışıyorum. Seçsem de düzeltsem. Şöyle ellerimle okşasam iyileştirsem. Özel ilgi göstersem. Ama yok seçemiyorum. O kadar çok ki. Ve o kadar karışık. Öylece seyrediyorum mükemmel manzaramı.
Yangın sonrası kokuyor ortalık. Duman kalmamış, küller soğuk.
Hemen sönüyor çünkü artık.
Bir anda yok edebiliyor da. Hızlı dinmesi alıp götürdüklerini azaltmıyor tabii.
Yalnızca çabucak oluyor her şey.
Narkoz da gibi.

Güzel ama.
Güzel ama bir yandan garip.
Garip ama bir yandan rahatlatıcı.
Rahatlatırken düşündürücü.
Düşünürken, uzaklaştıran.
Uzaklaşırken özlenemeyen gibi.
Özlemek istemediklerim gibi.
Bir yandan güzel, bir yandan gitsinler…


Şöyle bir bakıyorum da. Geçiyor. İşe mi yarıyor nedir? Önceki yaşananlar bu son yaşananları güzelce hafifletiyor. Önceki yaşananlardan sonra yaşadıklarımın değiştirmedikleri, şimdi değiştiremeyeceklerime üzülmememi öğretmiş.


Bakıyorum öyle. Seyrediyorum…
Güzel, parça parça manzaramı.
Hangisini alsam da ellerimin arasına sevsem okşasam iyileştirsem diye bakıyorum.
Ama seçemiyorum.
Hepsi ayrı benim için.
Hepsinin yeri farklı.
Hepsi öyle parça parça güzel.
Hepsi benim…
Benim, hepsi.

Ordan bakıyorlar bana. Ben de diyorum ki onlara.

Hepinizi birden iyileştiremezsem eğer.
Elimden gelmez hiçbir şey teker teker.
Birini ellerime aldığım gibi;
Yenisi geliyor derinlerde.
Bir tane olmalı. En derininden belki onu koparıp atsam…


Yorulmasam…
Düşünsem ve üzülmesem.
Özlesem ve uzaklaşmasam.
Uzaklaşmasam, özlemek istesem.
Rahatlasam ve düşünmesem…
Ben bir süre hiçbir şeyi düşünmesem.
Öylece kalsam. Öylece yaşasam.

Öylece yaşasalar…

Hiç yorum yok: