7 Temmuz 2008 Pazartesi

saçlarım yanık kokuyor

Saçlarımı siktirettim. Ben yanık kokuyorum. Bu kadar zarar görmemem gerekirdi. Ben bu kadar zarar veremem. Deşip atamam insanları, nasıl becerdiklerini bilmiyorum. Yok, en iyi ben biliyorum. Nasıl yapabildiklerine akıl sır erdirmekten hayli uzağım. Yine orda burda parçalarım. Kaldılar mı? Dönerler mi? Hayır. Tek tek de bir işe yaramaz onlar. Artık bir dursalar diye yalvarır oldum. Her yükseliş üç metre, her düşüş yüz metre oluyor. Düştüğüm yeri de sevsem bişi değil.

- Bildim kendimi.

Çok erken yaştı benim için yaşadıklarıma küfrediyim.. erken oldu. Ben bildim, bildikçe geldiler. Dururlar sandım bir ara. Durmuşlardı da belki. Ama yok sanırım kendi ellerimle bok ettim her şeyi. Yaşasan ne olur.. sahte biraz. Uydurmaca. Fazlaca yalan. Ama dışardan o kadar gerçek ki.. kimse yaklaşamaz olmuştu. E kırılmıyordum da. Bütün yanıklarım iyileşmişlerdi de? Çabamla tekrar izin verdim. Öyle bir yere doğru gidiyorum ki; inancım iyiliğe olan (yok), olacaklara olan korkum (var), sapıkça cesaretim (çok). “Tam” birşeyler lazım. Tamamlanabilmiş bir insan lazım. Eksikleriyle ağzıma sıçamıcak. Yanımda yarım kalmadan, yarısını ben doldurmadan, gitmemek için gelicek birileri. Durak oldum. Küfür ediyorum durmaksızın. İnsanların durağı. Hayır. Ben duruyorum! geçip gidiniz, beklediğiniz dakikalarda ayakta dursanız yine kabulüm. Ama hiç gitmicekmiş gibi oturup, ilk otobüsün peşine koşmayınız. Kötü oluyorum. Çok kötü. Yanlışlarınızı, eksiklerinizi, yalan ve pis yerlerinizi üstüme atmayın. Artık çöpten görünmüyorum. Görünmeye çabalarken batıyorum ulan. Ezildim, morlar yeşile döndü. Çirkinim. Bakılmaz, dokunulmaz, sevilemez haldeyim.

Üzülmeyi geçerken, pişmanlıklarda takılıyorum. Tam geçicem, umutlar geliyor… Hiç bir günde iki umut varedip üstüne yokettiniz mi? Ben yaptım. Çok çirkin. Üstüste kaç defa olur sandınız? Ve en sonuncusu kaçıncısı? Benim sonuncusu gelemiyor. Sanılıyor yine. Ben sanmasam birileri sanıyor. Olcak sanıp yanılmacalar oyunu. (kabusu daha çok) Bitmiyor gerçekten de.. gerçekten de çok alıyorlar. En ufağı, en büyüğü. İstemediklerimin oluşuyla, çiğneyip yutuyorum istediklerimi. Kusuyorum sonra, diğer kalanlarla. Tabii aç kalınmıyor. Kalırım, bırakmıyorlar. Hastalanıp ölürmüşüm. Yarı ölü yarı diri halime tercih edemem ölmüş halimi.

E tabi bu gidişin bir duruşu olucak. Bu durak herhalde yıkılır, altında kalıcak olanlara bakamıcam. Onlara hiç üzülemicem. Gidiceğinizi bilin. Ona göre davranın. Ben insanım siz olmayabilirsiniz. Ama yapcak bişey yok..

Kaybedicekler oluşurken kaybolduğu için. Hatta asıl sorun bu olduğu için. Kaybedicek bir şeyimin olmamasını diliyorum. Hoş bir dilek olacak.

Her şey, hiç bu kadar kötü olmamıştı. Ondan bu haykırış. Sorun; hiç birşeyim olmuyor. Adım attığım binalar çöküyor. Giyinirken, kıyafetlerim parçalanıyor. Gözümün önünde kül oluyor aynalar. Resimlerim bana bakmıyor. Kitaplara bakamaz oldum. Akıl nerde arıyorum ama, istediğim yere ‘bak’ dediğimde bakmayan gözlerim varken. Aklıma söz geçirmek pek bir boş davranış olur. Zaten şu an nedir diyorum. Ne olur? Yok yalnızca ben varım bu isteğin içinde. Kesicem kan akıcak ya da beklicem zaman geçicek. Bekleyince geçmediğini biliyorum. Laf olsun, dolsun buralar dedim işte.

- Beklemek.

Beklemelerim bile beni terk ediyor. Biliyor musun? Bir gün bunların arkasından ağlıcamı söyleseler dalardım.. ama azaldılar. Onlar bile iyiymiş.. ama artk bir gün ya da bir kaç saate indiler. Geldiği gibi hoop aynı yönde gidenler. Nasıl da hızlı. Şaşıramaz haldeyim. Donuk bakıyorum. “Noluyor lan!” çığlığım; “Bir durun allahaşkına!” haykrışımla karışıyor. Karışıyorum, ayrışamıcağım bir düğüme rasgelicem ki, kesicekler beni. Anca öyle. Yapışan parmaklar gibi. Kopup gidicem buralardan sonra.. dönüp, dönmiceğimi düşünücek insanlara şuan ki halimle üzülüyorum ama dönüşüceğim insanın ağlamaktan duyuları şaşıcak, aklını vericek bir bekleyene. Duraktan otobüse binip giden aklına, sakladığı son küfürleri edicek. Bir de su dökücek selametle. Sen yoluna, ben yoluma.

Yaşatmaz olduk, anılarımızla, yaşadığımız tüm boktan (yoktan) lıklar, ve ‘’yaşadıkları’’ her şeyle. Yaşatmaz olduk birbirimizi. Gelen gidiyor da.. giden bıraktıklarını toplasa da gitse. Böyle mi olucaktım? Öyle olsa, aklımı otobüse bindirip yollamak istermiydim hiç. Bu kadar küfredermiydim. Yanık kokuyorum. Ve artık burnum acıdı. Yandı gözlerim. Birşey değil, belli oluyor. Tütüyorum baca gibi. Alev alev.. helikopterler, su boşaltsınlar üstüme. Serin soğuk. Uzun sürsün.. sönerim ben sonunda. Bayılıyım, mayışıyım, yastık-yorgan, biri saçımlar oynarken, uyur giderim. Hiç konuşmam. Söz veriyorum. Yeter ki helikopterler...

Hiç yorum yok: